MARMARA’NIN ANLAMLI DEPREMLERİ
Prof.Dr.Uğur Kaynak-08.11.2005
Marmara denizinin tabanında uyumakta olan can-âver, artık eskiden
olduğu gibi ne yapmaya hazırlandığını bizden saklayamıyor!
Eskiden bir şeyler olduğunu sezinler ancak pek anlamlı yorumlar
yapamazdık. Gerçi o zamanlar bu kadar ileri teknoloji ürünü veri
de anında(!) elimizin altına, hatta evimizdeki bilgisayarımıza
sunulmuyordu ya.
O
günlerde, Ana bilgisayara bağlı yeni yetme monitörlere dua ediyor,
ne ileri teknoloji diye hayran oluyor, kartlı sistemlerden
kurtulduğumuza seviniyorduk. Kimimiz unix ile, kimimiz zenix ile,
kimimiz DOS ile cebelleşiyorduk. Komut satırı ortamında, line-printer
denilen kulak sağır etme makinelerine bir takım (yeni!) gizli
komutlar vermeği öğrenen arkadaşlarımızdan bazıları, bu gizli
komutları bizden köşe bucak saklıyorlardı!!!
Şimdi öyle mi? Sıcak odalarımızda çayımızı yudumlarken (Şu anda
ben öyle yapıyorum!), Sayısal Grafik Firmasının lutf’ettiği
etkileşimli sismotektonik haritalardan istediğim an yararlandığım
gibi, Türkiye’nin herhangi bir yerinde (Mîsak-ı Milli Sınırları
içerisinde) fay düzleminin toplam alanı iki futbol sahasını
geçmeyen M=2 ‘lik depremleri bile, oluşundan en geç bir-iki saat
sonra, evimdeki PS ’mde; lokasyonu, koordinatları ve derinliği ile
birlikte harita üzerinde görebilmekteyim.
Bu
yüzden benim gibi emekli olan bir yerbilimci bile, Kandilli
rasathanesinin verilerini kullanarak, Kandilli rasathanesinin
söylemlerinin aksini söyleyebiliyor, yazabiliyor, hatta ahkâm
kesebiliyor...
Teşekkürler Kandilli, Teşekkürler DAD., Teşekkürler Sayısal
Grafik.
Dedikten sonra bakın ne gibi yeni kavramları savunacağım takip
eden paragraflarda:
Şekil-1. Marmara’nın Anlamlı Depremleri
Efendim, Şekil-1’den söz ediyorum. KAFZ’ üzerinde Aletsel dönemde
belirgin bir şekilde doğudan batıya doğru bir dışmerkez (episantr)
göçü oluştuğu için, bu transform fay zonu üzerindeki münferit
kırılma yapan parçaların (segment’lerin) doğu uclarına “segment
başı”, batı uçlarına “segment sonu” diyorum. Bu isimlendirmeler
benim tarafımdan kullanılmakta olup sadece KAFZ için geçerlidir.
Diğer taraftan yine KAFZ ‘nin en kuzey kolu olan Marmara
segmentlerinin, yâni Adalar, Orta Marmara ve Ganos segmentlerinin
birleşim noktalarına, yine doğudan batıya doğru olmak üzere
“birinci kilit” ve “ikinci kilit” adlarını vermiş ve kullanmış
oluyorum. Levha tektoniği ve Sismotektonik jargonuna hayırlı ve
uğurlu olsun efendim.
Şekil-1’e, bu sözlükle ya da bu gözlükle baktığınızda,
Şekil-2’deki, Marmara’nın 1200 m derinlerindeki buz gibi karanlık
suları titreştiren depremlerin homurdandığı (mel’un) şarkıyı daha
kolaylıkla duyabilirsiniz.
Şekil-1’deki depremler anlamlı olmasına anlamlı da, ne anlama
geldiğini birilerinin açıklaması gerekmektedir değil mi? Çok değil
1995’li yıllarda, o zaman da yine böyle 1994 yılının anlamlı
depremlerinin dışmerkez haritasını tesadüfen ilk olarak
gördüğümde, önce aval aval bakmış, sonra şaşkınlığıma ben de
şaşırmış ve üçüncü aşamada tedirgin olmuştum. Bir de batimetrik
haritayı görünce, artık büyük bir depremin kapıda olduğu kafama
iyice dank etmişti.
Ondan sonradır ki Milliyet Gazetesinin “Düşünenlerin Düşünceleri”
Köşesinde ve İzmit’in yerel gazetelerinde, yaklaşan tehlikeyi
yazmaya başlamıştım. Bu yayınlarımdan dolayı Zaman Gazetesinin
şimdi ismini vermeyeceğim bir köşe yazarı; “Depremin ne zaman
olacağını Allah’tan başka kimse bilemez. Doç.Dr.Uğur Kaynak ise
çok şiddetli. Dünya deprem tarihine geçeceğiz, diyor. Bu beyanları
batılı bilim adamları duysalardı kahkahalarla gülerlerdi” diye
karşı çıkıyordu.
Bir paneldeki konuşmamı izleyen gazetecilerden birinin, olayın
vahâmetini belirtmek istercesine “Uğur Kaynak Kürsüden
Haykırıyor!” diye başlık atarak haberi vermesi de kamu oyu
oluşturamamıştı. Hatta o zaman bu başlıktan rahatsız olmuş ve “Ben
siyasetçi değilim. Bilim adamıyım. Bu “haykırmak” da ne oluyor
böyle?” diyerek muhabire serzenişte bulunmuştum.
Şekil-2. M=2 ‘likler dahil, Anlamlı Depremlerin
Şekil Üzerinde Açıklaması. Şu minik deprem çizgiselliklerinin Ana
Fay Çizgisi ile yaptıkları 60’ar derecelik açılara bir bakın. Ana
fayın yayı döndükçe onlar da dönüyorlar. Kural öyle! Çek- ayır
açıklıkları ana doğrultu ile 60’a 120 derecelik açı yapar. Bu olay
bir tarla içerisindeki iki üç metrelik açıklık için de geçerlidir
, buradaki dışmerkez uzanımları (lineations) için de…
Şekil-2’yi açıklıyorum:
1999 Doğu Marmara Depreminin ve Düzce Depreminin artçıları ancak
2001 yılının sonlarına doğru artık iyiden iyiye yok olmuşlardı.
Yâni Gölcük merkezli depremin ve birkaç saniye sonra çalışan diğer
Yalova, Adapazarı ve Avcılar depremlerinin artçı depremleri,
yaklaşık olarak 2.5 yıl çalışmış ve susmuşlardı.
İşte ondan sonra tıpkı 1984 yılı dışmerkez dağılımı gibi dağılım
gösteren, yâni tekrar belirgin yerlerde kümeleşmeler yapan yeni
tertipte bir dışmerkez dağılım biçemi Marmara’da oluşmaya başladı.
Bir büyük depremin olmasına ramak kaldığında, olası büyük depremle
aynı yerde önceden oluşan depremlere “öncü depremler” denilir.
Şimdi ya biz yerbilimciler “öncü deprem” kavramını yeniden
tanımlamalıyız, ya da büyük depremi işaret eden ama bunu büyük
depremden birkaç gün önce değil de yıllar önceden yapmaya başlayan
depremlere, bunlar öncü deprem olmadıkları için, yeni bir isim
bulmalıyız.
-Hazırlık depremleri. (Preparing Earthquakes(!)
İşte böyle, yok “kilit ezilmesi”, yok “segment başı”, yok
“hazırlık depremleri” falan diye eski köye yeni adet getirince ve
bunları bir sürü uğraşıp makale haline getirip İngilizce’ye
çevirip hakemli periyodiklere yayınlanması için gönderince, ne
yanıt geliyor dersiniz:
-Bu tabirler Levha Tektoniği Jargonuna uygun değil.
Ben, Jargon gökten inmedi ya. Bunları da Jargonunuza ilave edin,
deyince; klasik tutum hemen karşı çıkıyor:
-Sen kim oluyorsun da terim üretiyorsun? (Amerikalı yerbilimciler
dururken!) Hayır. Olmaz. Yenilik Yok!!! Senden önce yazılanların
hepsini iyice oku. Ondan sonra bu yapılanların üzerine, onlarla
uygun olmak koşulu ile, yeni - ufak - basit bir ilave yap! O
kadar!!!
Yanıtı geliyor.
Çaylak Doçentken, Profesörlükte lazım olacak diye yayın yapmak
için patiskayı yırtardık. Şimdi artık yayını-mayını önemsemiyorum
doğrusu.
Şekil-2.den de görüldüğü gibi, M=2 ‘lik depremler düzenli bir
şekilde gerilim bölgesinin sınırlarını belirliyorlar. Ve nasıl bu
kadar muntazam bir düzenle çek-ayır depremcikleri üretebiliyorlar.
Şekil-2.’deki açık yeşile boyalı alan, bu etkinliği
sınırlandırıyor ve tanımlıyor:
Marmara Dextral Faylarının sola 60° eğimli dışmerkezlere
tanımlı çek-ayır zonları.
(O
zaman ezbere söylüyorum, Doğu Akdeniz’e dalan DAFZ Sinistral
fayının da sağa 60° eğimli dışmerkezlerle tanımlı çek-ayır
zonları olacaktır.)
Bu
Çek-Ayır Zonları hep kural olan 60° lik açıyı korumak için
KAFZ’nin en kuzey kolunun çizmiş olduğu yay’a uygun olarak
dönmektedirler. İşte bu ardışık dışmerkez tanımlı Çek-Ayır
etkinliklerinin oluşturduğu alana bir isim vermek gerekir:
-Çek-Ayır Zonu Koridoru.
Haritada, Derinlerdeki Fay’ı gösteren kırmızı kesikli çizgiyi ben
çizmedim. Depremcikler çizdi. O depremciklerin ortalama
derinlikleri ise 17-20 km arasında değişiyor. O zaman, o
depremcikler Düşük Hız Kanalında (LVC - Low Velocity Channel’da )
oluşmuşlardır. Yani sürtünme direncinin en yüksek olduğu ve
ağırlık merkezinin segment odak noktasını temsil ettiği
derinlikler. Yalnız açıklama bekleyen bir karışıklık var. Nasıl
oluyor da bu kırmızı çizgi bizim batimetrik haritada denizin
tabanında batiskaflarla çektiğimiz fotograflarda gözümüzle
gördüğümüz fayın hep 1-2 km güneyinde kalıyor. O zaman bunun tek
açıklaması:
-Ark şeklindeki transform fay düzlemleri konkav tarafa eğim
kazanırlar!
Şeklinde olacaktır. Bunu sadece Marmara’da değil, Yerkürenin her
ark yapan transform’unda görmek mümkündür. İyi de, (yine) sen
kim oluyorsun da “Muhteşem ve Nobel ödüllük bir kuram olan Levha
Tektoniği” ne böyle bir yeni kural koyuyorsun? Bindirme hatlarında
bunun tam tersi olmuyor mu? Demezler mi adama?
Derler. Deseler de umurumda değil! Ben hür irâdemle, engin
bilgilerimle, bilimsel yayın zenginliklerimle falan bunları
araştırıp bulup ortaya atmıyorum ki. BU KAVRAMLAR MARMARA’NIN
DEPREM DIŞMERKEZ DAĞILIM HARİTASINDA, ONA BAKMASINI BİLENLERİN
GÖZÜNE-GÖZÜNE GİRECEK KADAR AÇIKLIKLA ŞEKİL-2’DE SERGİLENİYOR!!!
O
zaman kendi kendime soruyorum şimdi:
-Neden kilit noktalarındaki 120’şer derecelik dirsekleri,
derinlerdeki fay izi tam olarak takip etmeyip, tatlı bir yayla
geçiştiriyor?
-Kilitler sığda olduğu için.
Bir soru daha:
-Bu yay ne anlama geliyor:
-Derinlerde fay tek parça anlamına geliyor. Bu tek parça kavramı
binlerce km uzunluktaki transform faylar için de geçerlidir!!!
İşte bu yüzden, Marmara tabanının yüzeyine yakın derinliklerde yer
alan birinci kilit noktası yeterince ezildiğinde, bu yay
şeklindeki ve derinlerdeki Marmara segmenti, (ki bu segment, deniz
tabanındaki Adalar Segmenti ile Orta Marmara Segmentinin ikisini
birden kapsar) bir seferde yırtılacaktır.
Deformasyon koridoru ise elastik deformasyon enerjisinin
biriktirildiği koridor demektir. Bu koridorun genişliği bilateral
olarak 1 km kadardır. Bu yüzden bu koridorun izdüşümünde kalan
hacim içerisindeki gerilimi hesaplar, enerjiye dönüştürüp buradan
magnitüde dönüştürürsek, M=7.2 değeri elde ederiz. Herkesin rutin
olarak yaptığı şey ise Fay Boyu – Magnitüd abağından okunacak
toplam 160 km lik yırtılmadan elde edilecek magnitüd değeri olup
bunun değeri de Gebze-Tekirdağ yırtılması için M=7.4 tür.
Dolayısı ile ben bundan daha düşük bir değer elde etmiş
olmaktayım.
Haritada görülen minik eliptik kapanımlar ise ısıl etkinliklere,
büyük bir olasılıkla buhar basıncına dayalı bir dışmerkez dağılım
şablonuna aittir. Bu kapanımlar da Marmara’nın tabanındaki büyük
çöküntü (subsidans) dolayısı ile, Marmara’nın tabanındaki kabuğun
sanıldığından daha yoğun olmakla birlikte, sanıldığından da ince
yani yaklaşık sekiz km kalınlığında olduğunu göstermektedir. Bu
durumda ise, gerçekleşecek olan magnitüdün, hesaplanan
magnitüd’den daha küçük olması gerekmektedir. Buna karşılık
kabuğun burada çok yoğun olması ise magnitüd artırıcı bir
etkendir. Bunu da göz önüne alarak Gebze-Tekirdağ yırtılması için
M=7.2’ye ulaşılmıştır.
08
KASIM 2005 İTİBARI İLE (ŞİMDİYE KADAR) MARMARANIN BİZE
SÖYLEDİKLERİ ARASINDA EN KÖTÜSÜ, TEK PARÇA KIRILACAKMIŞ GİBİ
OLMASI İSE DE, EN İYİSİ VE ÖNEMLİSİ, BUNA RAĞMEN M=7.2 ±0.1
HESAPLANMASIDIR.