Büyük deprem geçti
Prof. Dr. Ahmet M. Işıkara'ya göre, yeni bir büyük sarsıntı uzun süre sonra


Şahin Alpay


ent.jpg        Türkiye 17 Ağustos sabahı saat 3.02'de Richter ölçeğine göre 7.4 büyüklüğünde çok şiddetli bir deprem yaşadı. Bu deprem bekleniyor muydu? Yeni bir büyük deprem ne zaman olabilir? Depremleri önceden bildirecek bir erken uyarı sistemi olabilir mi? Bu ve benzeri soruları Boğaziçi Üniversitesi kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara ile konuştuk.

       * Merkez üssü İzmit olan son depremin şiddetini siz Richter ölçeğinde 6.7, Amerikalı uzmanlar ise 7.8 olarak verdiler. Fark nereden kaynaklandı?
       Depremin büyüklüğü süreye göre; depremin ürettiği yüzey veya cisim dalgalarına göre saptanabilir; bir de arazide yapılan gözlemlerle belirlenen "moment"e göre. Hepsi biz uzmanlar açısından aynı şeyi ifade eder. Toplum açısından ise tabii bunların hangisi en büyük ise, o dikkat çeker. Bu ölçüm farklarının artık toplumca bilinmesinde yarar var. ... Toplumun bu konularda bilgilenmesi çok önemli. Örneğin artık topluma "artçı deprem" kavramını öğrendi. Bunun ne olduğunu biliyor. Bu büyüklükler de öğrenilecek...
       * Son depremin bu farklı yöntemlere göre şiddetini söyler misiniz?
       Biz, yüzey dalgalarına göre ölçü veremiyoruz. Çünkü bunun için deprem yerinden en az 2 bin km. uzakta olmak gerekir. ABD'nin Colorado eyaletindeki Jeoloji Dairesi'nin verdiği 7.8 ölçümü işte yüzey dalgalarına göre verilen ölçüdür. Dış basın da hep bu ölçüyü kullandı. Aynı Daire, depremin ilk 10 saniyedeki azami genliğine göre hesaplanan cisim dalgalarına göre büyüklüğünü ise 6.3 olarak verdi. Bizim süreye göre verdiğimiz büyüklük 6.7'dir.
       Ancak dün sabah iki uzmanımızı alanda gözlem yapmak üzere yöreye gönderdik. Bütün fay hattı üzerinde inceleme yaparak depremle ilgili esas bilgileri onlar tesbit edecekler. Bana akşamüstü gelen bilgi, fay hattındaki yırtılmanın 100 km. uzunluğunda, fay atımının da 2.6 m olduğuna dair bilgi verdiler. Yanyana 100 km uzunluğunda, 20 km genişliğinde iki blok farzedin. Bunlar birbirlerinden 2.6 m. ayrılıyor... Böyle büyük bir hareketi meydana getiren depremin büyüklüğü 7.4'tür... Saha gözlemleri ve ölçümünden çıkan büyüklük bu.

İşte deprem
 

ent1.jpg 17 Ağustos depremi, Kandilli Rasathanesi sismografi aletlerinin kayıtlarında böyle görünüyor. Rasathane ülke çapındaki sismik hareketleri sürekli kaydediyor.

       * Depremin derinliğine ilişkin yabancı merkezlerin verdiği ölçümlerle sizinkiler çelişiyor. Neden?
       Evet, biz 18 - 20 km olarak saptadık; yabancılar 40 km diyor... Bu ölçüm için kabuk yapısının çok iyi bilinmesi gerekir. Onun için biz kendi ölçümlerimize güveniyoruz.
       * Peki, "moment"e göre deprem büyüklüğü nasıl ölçülüyor, biraz açar mısınız?
       Deprem 100 km'lik bir fayı kırdı. 100 km uzunluğunda, 20 km genişliğinde bir beton blok düşünün... Bu deprem bloku 2.6 m. öteye taşıdı. Bu büyüklükteki bloku bu kadar öteye ancak 7.4 büyüklüğünde bir deprem taşıyabilir. Onun için depremin büyüklüğünün bu olduğu sonucuna vardık.
       * Bütün deprem büyüklüğü ölçümlerinde Richter mi kullanılıyor?
       Richter aletle yapılan bir büyüklük belirlemedir. Bizim sözünü ettiğimiz ise doğrudan fay üzerinde yapılan gözlemlerle çıkan ölçüm.
       * Depremin gelmekte olduğunu bildiren erken uyarı sistemleri geliştirildiğini biliyoruz. Bizim böyle bir erken uyarı sistemimiz var mı?
       Söylediğiniz şu. Depremin birinci dalgası ile ikinci dalgası arasında belirli bir süre geçer. Yıkan, ikinci dalgadır. Bu ikisi arasındaki örneğin 8 saniyelik bir zaman çok önemlidir. Bu zaman zarfında elektrik şalterleri kapatılabilir, doğalgaz dağıtımı durdurulabilir. Los Angeles ve Kobe kentleri deprem sonrası çıkan yangınlardan daha büyük zarar gördüler. Erken uyarı sistemi bunların zararını daha aza indirebilirdi.
       * Bu erken uyarı sistemi Türkiye'de var mı?
       Getiriyoruz... Henüz yok.
       * Peki, depremler öngörülebiliyor, nerede olacağı kestirilebiliyor mu?
       Evet, bir depremin nerede olacağını bilebiliyoruz. Mesela yaşadığımız bu depremin Adapazarı'nın batısında olacağını tahmin ediyorduk. Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerindeki hareketleri izleyerek, 1939'da Erzincan depremiyle başlayıp batıya doğru aşama aşama ilerleyen ve en son 1967'deki Adapazarı depremiyle biten bir dizi depremler saptadık. Bu bir oluş düzeni... Bu düzen geçerliyse Adapazarı'nın batısında da, yaklaşık 7 büyüklüğünde bir deprem olacağı belliydi.
       Şöyle çalışıyoruz: İzmit, İznik, Gemlik, Sapanca yöresinde depremleri önceden belirlemek için araştırma laboratuvarlarımız var. Çok çok küçük depremleri tesbit edip, zaman içindeki dağılımlarına bakıyoruz. Manyetik, elektrik alanların zaman içindeki değişimini inceliyoruz. Yer kabuğundaki çok küçük hareketleri izliyoruz. Bunu 1986'dan beri yapıyoruz. Amacımız, ileride teknolojinin de yardımıyla depremin meydana geleceği zamanı tesbit edebilmek için gerekli veri tabanını hazırlamak.
       * İstanbul'da yüz yılda bir gerçekleştiği söylenen deprem bu mu?
       Hayır, değil. Fay hattındaki yırtılma İzmit'e kadar geldi. Batıya doğru devam edecek mi? İzmit'in batısındaki tektonik yapı karmaşık. Bir fay hattının hareketi var, bir de bizim "çek - ayır" dediğimiz bir tektonik hareket var. Bunlar içiçe geçmiş. Buna basitleştirerek içiçe geçmiş yatay ve dikey hareketler diyebiliriz... Bu "çek - ayır" hareketi olmasaydı, yalın olarak sağ atımlı fay hareketi olsaydı, bunun uzantısı İstanbul'a iyice yakınlaşacaktır denebilirdi. Ama durum karmaşık, nasıl bir gelişme olacak bilemiyoruz.
       Ancak yaşanan son depremin İstanbul için beklenen deprem olmadığı kesin. Bu Adapazarı'nın batısında beklediğimiz deprem...
       * Peki yakında bir büyük deprem daha olabilir mi?
       Yeniden bu şiddette, yani 7.4 büyüklükte bir depremin oluşabilmesi için çok uzun bir süreç lazım. Hayır, büyük deprem oldu, bitti... Böyle 7.4 şiddetinde bir deprem ha deyince olmaz. O hazırlanıyor. Hazır olması için ise çok uzun süre gerekir...
       * Deprem tarihçileri İstanbul'da yaklaşık 100 yılda bir deprem olduğundan söz ediyorlar. Bu konuda ne diyorsunuz?
       Depremlerin aletlerle kaydı bu yüzyılın başından beri yapılıyor. Yüz yıllık bir periyoddan bahsetmek için en az 2 bin yıldır bu kayıtları yapabiliyor olmamız gerekirdi. Deprem tarihçileri, tarihsel kayıtlara dayanıyorlar. Ama onların hiç birinin depremin merkezini, odak noktasını tesbit etmeleri söz konusu değildir. Tarihsel veriler bu açıdan güvenilir değildir. Bundan dolayı periyodik depremlerden söz etmek mümkün değilr.
       Ancak son 2 bin yıl içinde İstanbul şiddetli ve çok şiddetli depremlere maruz kaldığı doğru. Ama öyle yüz yıllık aralıklarla değil... 7 ila 11, 16 ila 18. yüzyıllarda İstanbul'da sık aralıklı depremler yaşanmış. Öteki yüzyıllarda da çok seyrek aralıklı depremlere maruz kalınmış.
       * Devletten ihtiyacınız olan bütün araç gereç ve diğer desteği alıyor musunuz?
       Evet. DPT bu konuda kurumumuza büyük destek veriyor. Gerçekten minnettarız. 1991'den bu yana çok büyük destek gördük. Bir taraftan bilgisayarla iletişim sistemini kurarak, arzu ettiğimiz her türlü veriyi temin edebiliyoruz. İmkanlarımızı daha da ileriye götürmeye çalışıyoruz.
       * Bir hasar görmemişse, evinizde yatabilirsiniz diyorsunuz...
       Evet, benim hanım ikinci gün evde yattı. Ben de dün gece 2'de gidip yattım, ezanda kalktım geldim.